Güncelleme Tarihi:

Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığının eskiye göre daha fazla harcama yaptığı iddialarına tepki gösterdi.
Yılmaz, şöyle konuştu:
"Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı'nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90'lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36'ları bulmuş. Muhtemelen 30'un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur."
Belediyelerin asli işinin vatandaşlara temiz ve sağlıklı içme suyunu ulaştırmak, trafik sorununu çözmek, yeşil alanları arttırmak ve daha yaşanabilir bir şehir ortamı oluşturmaktan geçtiğini vurgulayan Yılmaz, "'Bu altyapıları bırakıp, bu önemli temel işleri bırakıp, başka işlerle uğraşıyor, doğru yapmıyorlar' dedim. Siz bunu haklı buluyorsanız aynı anlayışla devam edin. Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum." dedi.
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin halka açık olmadığı yönündeki iddialarına da tepki gösteren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye'nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. 'Gezmek istiyorum' diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani 'vatandaşa açık değil' ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm."
Örtülü ödeneğin tüm ülkelerde kullanılan devletin milli güvenliğine ilişkin, devletin ihtiyaçları için kullanılan bir mekanizma olduğunu ifade eden Yılmaz, bunun sınırsız bir mekanizma da olmadığını, kanunlarla sınır konulduğunu söyledi.
Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
"Nedir bu sınır? 'Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5'ini geçemez' demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi."
Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayılarına ilişkin de bilgi veren Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz." şeklinde konuştu.
Kadınlarla ilgili sorular sorulduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, açlık yoksulluk sınırı ile ilgili de, Türkiye'nin en son mutlak yoksulluğu 2015'te ölçtüğünü hatırlatarak, resmi olarak artık mutlak yoksulluğun ölçülmediğini, göreli yoksulluğun ölçüldüğünü ifade etti.
Yılmaz, şunları kaydetti:
"Türkiye'de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ'in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz."
BAKAN IŞIKHAN: MİLLETİMİZİN VİCDANINI YARALAYACAK HİÇBİR İHMALE ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bütçesinin 2026'da 7 trilyon 130 milyar lira olacağının öngörüldüğünü belirtti.
Kocaeli'nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği kozmetik fabrikasında çıkan yangını hatırlatan Işıkhan, bu konuda adli ve idari soruşturmanın sürdüğünü aktardı.
Işıkhan, elim facianın ilk anından itibaren ailelerin yanında durduğunu, devlet olarak kimseyi yalnız bırakmadıklarını dile getirdi.
Yargının yürüttüğü soruşturmayı titizlikle takip ettiklerini bildiren Işıkhan, idari açıdan üzerlerine düşen sorumluluğu gecikmeden yerine getirdiklerini vurguladı.
Işıkhan, yaşanan olaya ilişkin görevden alınanlarla ilgili bilgi vererek, "Hem adli hem de idari soruşturmalar eş zamanlı devam etmektedir. İhmali, kusuru, sorumluluğu kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız. Suçluların ve sorumluların yargı önünde hesap vermesi için bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız. Milletimizin vicdanını yaralayacak hiçbir ihmale asla müsaade etmeyeceğiz." diye konuştu.
SMA tedavisinde kullanılan "Nusinersen" etkin maddeli ilacın bedelinin Tip-1 hastalar için 2017'den, Tip-2 ve Tip-3 hastalar için de 2019'dan itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılandığını bildiren Işıkhan, Sağlık Uygulama Tebliği'nde yer alan ödeme kriterlerin de yenidoğan SMA taraması kapsamında, tarama sonucu, genetik analizi pozitif hastalarda da ödenecek şekilde düzenleme yaptıklarını anlattı.
Işıkhan, şu ifadeleri kullandı:
"SMA hastalarının tedavisinde kullanılan ve halihazırda geri ödeme kapsamında Nusinersen etkin maddeli ilaca alternatif oral yolla kullanılacak Risdiplam etkin maddeli ilaç 2025 yılında hastalarımızın erişimine sunulmuştur. SMA hastalarının ilaçlarının geri ödeme kapsamındaki düzenlemeleri gözden geçirdik. SGK tarafından SMA'lı hastalarımızın talepleri karşılanmaktadır."
Özel hastanelere yapılan ödemelerinin tedavi harcamalarındaki payının geçen yılın sonunda yüzde 10,45'e düştüğünü belirten Işıkhan, bu oranın 2025'in ilk 7 ayında 6,78'e gerilediğini dile getirdi. Işıkhan, "Özel hastanelere aktarılan pay artıyor ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır." dedi.
Çalışma hayatının her geçen gün değiştiğini ifade eden Bakan Işıkhan, "Teknolojinin gelişme hızı, birbirine bağımlı hale gelen ekonomiler, küresel belirsizlikler, iklim krizinin tüm dengeleri değiştirmesi, bunların hepsi emek piyasalarının kökten dönüştüren bir dalganın en büyük parçalarıdır. Artık sadece makineler değişmiyor, işin nasıl yapıldığı, çalışanın beklentisi, işletmelerin rekabet anlayışı, hatta toplumların refahı üzerinde kurulu tüm formüller bile sil baştan yenileniyor. Bugün 'Dijitalleşme, yapay zeka, yeşil dönüşüm, esnek ve yeni nesil çalışma modelleri' gibi kavramlar bizzat hayatın içinde her çalışanı ve her işvereni doğrudan etkileyen gerçekler olarak karşımızda duruyor. İşin mahiyeti değiştikçe dünyanın dört bir yanındaki özellikle kırılgan grupların sosyal koruma ihtiyacı artıyor, istihdam güvencesi konusu daha yüksek sesle tartışılır hale gelmiştir. Buna bir de teknolojinin meslekleri baştan sona değiştiren etkisini eklediğimizde karşımıza bir zorunluluk çıkıyor, o da emeği ve üretimi, geleceğin şartlarını hazırlamak" diye konuştu.
'DEPREM BÖLGESİNDEKİ SİGORTALI SAYISI DEPREM ÖNCEKİ SEVİYENİN ÜZERİNE ÇIKTI'
Deprem bölgesinde bakanlığın yaptığı çalışmaları aktaran Bakan Işıkhan, "Yaşadığımız 6-7 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerden hemen sonra Bakanlık olarak çok hızlı bir şekilde hareket ettik. Bölgedeki işverenlerimizi, çalışanlarımızı ve ailelerini korumak için bütün imkânlarımızı seferber ettik çünkü fabrikaları, iş yerleri, atölyeleri yıkılmış bu şehirleri istihdam ve ekonomik anlamda hızla ayağa kaldırmamız gerekiyordu. Bu doğrultuda, kısa çalışma ödeneğinden nakdi ücret desteğine, toplum yararına programlardan işsizlik ödeneğine kadar pek çok mekanizmayı hızla devreye aldık. Bugüne kadar, sadece bu alanlarda yaptığımız harcama tutarı 40 milyar liranın üzerine çıktı. O zor günlerde vatandaşımızın geçimini sağlamak, iş yerlerinin kapanmasını engellemek ve insanımızı üretimden koparmamak için attığımız bu adımlar bu deprem bölgesinin yeniden dirilişinin en kritik müdahaleleri oldu. Depremden hemen sonra 11 şehrimizde sigortalı çalışan sayısı neredeyse yarı yarıya gerilemişti. Bazı verileri sizlerle paylaşmak isterim. 2022 Aralık ayında yani depremden önce 11 şehrimizde toplam 1 milyon 889 bin sigortalı bulunuyordu, depremle birlikte bu sayı ne yazık ki yarı yarıya azalmıştı. Bugün çalışan sayısını depremden önceki seviyenin de üzerine çıkarmayı başardık" diye konuştu.
'AKTİF ÇALIŞAN SAYISI 26,5 MİLYONA ULAŞMIŞTIR'
Sosyal güvenlik sisteminin sosyal devlet ilkesinin en somut ilkesi olduğunu ve bu kapsamda SGK'nın kapsayıcılığı, mali sürdürülebilirliği ve hizmet kalitesini güçlendirmeyi hedeflediklerini aktaran Bakan Işıkhan, "Bugün geldiğimiz noktada, 2002 yılında SGK'nın gelirlerinin giderleri karşılama oranı yüzde 71,5 iken 2025 yılı sonunda bu oranın yüzde 95,3'e çıkacağı öngörülmektedir. Prim gelirlerinin emekli aylıklarını ve sağlık harcamalarını karşılama oranı aynı dönemde yüzde 60,9'dan yüzde 75,1'e yükselmiştir. Yine 2002'de SGK açığının milli gelire oranı yüzde 2,2 iken 2025 yılsonu itibarıyla bu oranın 0,42'ye kadar düşmesi beklenmektedir. Bu rakamlar, sosyal güvenlik sistemimizin mali yapısında sağladığımız iyileşmenin ne kadar güçlü olduğunu açıkça göstermektedir. İşverenlerimizin mali yükünü prim teşvikleri ve desteklerimizle hafifletirken bakanlık olarak istihdama doğrudan katkı vermeye devam ediyoruz. 1 Ocak 2023-30 Eylül 2025 döneminde yaklaşık 2 milyon iş yerine 13 milyon 222 bin sigortalıdan dolayı toplam 890 milyar lira teşvik sağladık. SGK'nin kapsayıcılığını artıran en önemli göstergelerden biri de aktif sigortalı sayısıdır. 2002'de 12 milyon olan aktif sigortalı sayısı 2025 Eylül ayı itibarıyla yüzde 120 artarak 26,5 milyona ulaşmıştır. Kayıt dışı istihdam oranı ise 2002'de yüzde 52 iken 2025 üçüncü çeyrek verilerine göre yüzde 26,9'a gerilemiştir" değerlendirmesinde bulundu.
'GERİ ÖDEMEYE ALINAN İLAÇ SAYISI 8 BİN 877'YE ULAŞMIŞTIR'
Bakan Işıkhan eylül ayı itibariyle 5,7 milyon kişinin Genel Sağlık Sigortası borçlarının devlet tarafından karşılandığını kaydederek, "2000'li yılların başında geri ödeme listesinde 3 bin 986 ilaç bulunurken açıkladığımız 72 ilacın geri ödemeye alınmasıyla birlikte bu sayı 8 bin 877'ye ulaşmıştır. Yalnızca 2025 yılında 465 ilaç listeye eklenmiş olup bunların 56'sı kanser tedavisinde kullanılan özel ilaçlardır. Tip 1 diyabetli çocuklarımız için sürekli glikoz izlem cihazlarını geri ödeme kapsamına aldık. 2024 Aralık-2025 Eylül döneminde 76 binin üzerinde reçete karşılanmış ve yaklaşık 610 milyon liralık maliyet SGK tarafından karşılanmıştır. Bu cihazların ailelerimize sağladığı kolaylık ve çocuklarımızın yaşam kalitesini yükseltmesi bizim için en büyük memnuniyet kaynağıdır. Sağlık hizmetlerinin doğru basamaklarda kullanılmasını sağlamak amacıyla yeni teşvik mekanizmalarını hayata geçiriyoruz" dedi.
BAKAN IŞIKHAN'DAN ASGARİ ÜCRET MESAJI
2025 yılında Üçlü Danışma Kurulu ve Kamu Personeli Danışma Kurulu'nu topladıklarını vurgulayan Bakan Işıkhan, şöyle devam etti:
"2016'dan bu yana uyguladığımız asgari ücret desteğini 2025 yılı için bin liraya çıkarmıştık. Bu kapsamda, 2025'in ilk 9 ayında 1,5 milyon iş yerine toplamda 46,8 milyar lira destek sağladık. Ayrıca, ücretlilerin asgari ücrete kadar olan gelirlerinden vergileri kaldırmıştık. 2026'da toplam 1 trilyon 92 milyar lira vergiden bu kapsamda vazgeçmiş olacağız, bu tutarın bakanlığımızın 2026 bütçe teklifi tutarının 2 katından daha fazla olduğunu dikkatinize çekmek isterim. Biz, sonuçta emeği korumayı, üretimi, büyütmeyi, çalışanıyla, işvereniyle milletimizin tamamını güçlendirmeyi temel vazifemiz olarak görüyoruz, bu doğrultuda attığımız her adım Türkiye'nin yarınlarına daha güvenli bakabilmesi için. Geçtiğimiz hafta, 2026 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonumuzu topladık. İşçi ve işveren temsilcilerimize görüşerek sosyal diyalog sürecini aktif bir şekilde sürdürüyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 2026 yılı asgari ücret miktarının çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek, istihdam ve makroekonomik dengeleri koruyacak ortak bir noktada belirlenmesi için Komisyon olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
'DENETİM SÜREÇLERİMİZDE İLKELERİMİZDEN ASLA TAVİZ VERMİYORUZ'
Bakan Işıkhan, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi hazırlık sürecini başlattıklarını dile getirerek, "Bu belge Türkiye'nin iş yerlerinde güvenlik kültürünün yükseltmeyi hedefleyen kapsamlı bir yol haritası olacaktır. 2022 yılı sonunda ise İSG hizmeti alan 166 bin iş yeri sayısı bugün itibarıyla 782 bine çıkardık. Aynı şekilde, İSG hizmeti alan çalışan sayısını 6 milyon 400 binden 11 milyon 257 bine çıkardık. İş sağlığı ve güvenliği konusunda ihmali olanların gözünün yaşına bakmıyoruz. İşverenler, uzmanlar, belediyeler ve kamuda sorunu olan kim varsa gereğini yapıyoruz. 2025 Aralık itibarıyla 10 bin 957 iş yerinde rehberlik ve teftiş faaliyetlerini yürüttük, bu kapsamda 1 milyon 328 binin üzerinde çalışana ulaştık. Bu incelemeler sayesinde yaklaşık 992 milyon liralık eksik işçilik alacağının işçilere ödenmesini sağladık. Çalışanın hakkı ve alın teri söz konusu olduğunda asla tereddüt etmiyoruz. Denetim süreçlerimizde de bu ilkemizden asla taviz vermiyoruz" ifadelerini kullandı.

