İYİMSERLİĞİN korunduğu dış piyasalar yoğun gündemli bir haftayı geride bıraktı. ABD enflasyonu ve Japonya, Avrupa ve İngiltere merkez bankalarının faiz kararları yakından takip edildi. ABD’de enflasyon (TÜFE) verisi kasım ayında beklentilerin altında geldi. Merkez bankaları kararlarında ise sürpriz yoktu. Beklendiği üzere Avrupa faizi sabit bırakırken İngiltere’de 25 baz puanlık indirim, Japonya’da 25 baz puanlık artırım gerçekleşti. Japonya Merkez Bankası (BOJ), cuma günü kısa vadeli faiz oranını oybirliğiyle yüzde 0.50’den yüzde 0.75’e yükseltirken; Avrupa Merkez Bankası politika faizini yüzde 2.15’de sabit tuttu. İngiltere Merkez Bankası faizi yüzde 3.75’e düşürdü.
JAPONYA’DA FAİZ 30 YILIN ZİRVESİNDE
Faiz kararları içinde özellikle küresel ölçekteki “carry trade” işlemleri açısından en çok merak edileni Japonya idi. Daha yüksek bir oran çıksaydı “carry trade” uygulamaları zarar görmekle birlikte piyasalar üzerindeki tahribatı ağır olabilirdi. 5 Ağustos 2024 tarihindeki beklenmedik faiz artırımı piyasaları oldukça sarsmıştı. Bu defa alınan karar beklentiler dahilinde olduğundan öyle olmadı. Başkan Kazuo Ueda, bir süredir sözlü yönlendirme ile faiz artırım beklentisini dillendiriyordu. Bu açıdan kararı piyasalar sakin karşıladı. Ancak Japonya Merkez Bankası (BOJ) politika faiz oranı 30 yılın en yüksek seviyesine, 10 yıllık bono faiz oranı ise yüzde 2’yi geçerek 2006 yılından bu yana en üst noktasına ulaştı. Toplantı sonrası yapılan değerlendirmelerde 2026 yılında da faiz artırımının devamı edeceği ve bir faiz artışı daha olabileceği yönünde görüşler var. Faiz kararları için büyük ölçüde halen yüzde 3 seviyesine yakın seyreden enflasyon verileri belirleyici olacak.
FED’İN PATRONU KİM OLACAK
ABD enflasyon (TÜFE) verisinin beklentilerin altında kalması ise olumlu karşılandı ve borsalara yükseliş olarak yansıdı. Ancak ABD’de hükümetin kapalı olduğu dönemi içermesi nedeniyle veri toplamanın sağlıklı olmadığı ve bazı sıkıntılar yaşandığı, bu açıdan TÜFE verisine temkinli bakılması gerektiği yönünde görüşler var. Piyasalar ise “bardağın dolu tarafını görmeyi” tercih etti ve olumlu veriyi yönde fiyatladı, böylece önemli bir viraj kazasız geçilmiş oldu. Diğer yandan ABD’de Mayıs 2026’da görev süresi dolacak olan Fed Başkanı Powell’ın yerine kimin geçeceği konusu da var. Trump, aday sayısını sürekli artırıyor. Kevin Hassett, Christopher Waller, Michelle Bowman adı geçen adaylar. Trump, bu görev için üç ya da dört adayın hâlâ yarışta olduğunu söyledi. Kim gelirse gelsin Trump’ın en fazla düşük faizden yana olanı tercih edeceği muhakkak. Gerçi hepsi de “ben buradayım” dercesine faizlerin indirilmesinden yana tavır gösteriyorlar. En güçlü aday Kevin Hassett olarak gösteriliyor. Bu arada siyasi etki ve Fed’in bağımsızlığı konusu tartışılmaya açılmış durumda. Fed’in 2026 yılı için faiz indirim olasılıkları ocak-nisan arasında yüzde 25-30 civarında ama başkan değişikliği sonrası haziran toplantısı için bu oran yüzde 60’ın üzerinde tahmin ediliyor.
2026 İÇİN PİYASALAR İYİMSER
2026 için petrol fiyatları ve faizlerdeki düşüş ile enflasyonun da gerileyeceği beklentilerine dolardaki zayıflama da eklenince piyasaların daha pozitif olacağına dair projeksiyonlar yapılıyor. Bu çerçevede aynı projeksiyonlar altın, gümüş ve emtia fiyatları için de geçerli. Bunlar iyimser beklentiler. 2026 yılına şimdiden “evdeki hesabın çarşıya uyması” temennisini göndermiş olalım. Yine de gerçekleşmeleri görmek yararlı olacak.
PİYASALAR, TCMB ve ABD Merkez Bankası’ndan gelen faiz indirim kararlarını fiyatlıyor. Her iki bankadan da sürpriz gelmedi. TCMB 150, ABD Merkez Bankası (Fed) 25 baz puanlık indirimlerle beklentilere cevap verdi. TCMB ve iç piyasalar özelinde bakacak olursak faiz kararının etkileri sınırlı kaldı. Bu görünümde, toplantı metninde temkinli ifadeler ile gerekirse parasal sıkılaşma ve dezenflasyon sürecine ilişkin risk vurguları önemli görüldü. Ayrıca, kasım enflasyonunun beklentilerin altında gelmesiyle 150 baz puanlık indirim olasılığı artmış ve bu beklenti fiyatlamalara önemli ölçüde dahil olmuştu. Faize en duyarlı sektör olan bankacılık hisselerinde görülen satışlar bu açıdan önemliydi. İlk tepkiyi vermesi gereken banka hisselerindeki zayıflık, BIST100 Endeksi’ne de yansıdı.
ARALIK ENFLASYONU ÖNEMLİ OLACAK
Dezenflasyon sürecinin devam ediyor olmasına bağlı olarak faiz indirim beklentileri korunuyor. Ayrıca piyasa bozucu bir haber akışı olmaması nedeniyle gelen satışlar derinlik kazanmadı ve piyasa tarafından karşılandı. TCMB’nin 2026 yılı ilk toplantısı 22 Ocak’ta. Bu nedenle faiz kararı için aralık enflasyonu takip edilecek. Ocak ayı enflasyonu ise yönetilen, yönlendirilen fiyatların etkisinde olacak. Geçmiş yılları baz alırsak daha yüksek gelmesi olasılık dahilinde. Mevcut durumda piyasanın enflasyon hızı ve faizdeki düşüş eğilimini daha olumlu fiyatlaması gerekir.
YENİ TEST 11.605 ZİRVESİ
Borsanın en önemli rakibi faiz ve onun da en ciddi referansı enflasyon olduğuna göre ikisinde de düşüş var. Faiz düşüşü yanına bir de enflasyon muhasebesinin kalkması gibi bir hamle söz konusu olursa fiyat kazanç oranları gerileyeceği için bu durum, borsayı destekleyecek bir gelişme olacaktır. Bu yönde yararlı olacağına dair görüşler var. Ancak resmi hiç bir açıklama yok. Borsa İstanbul’da çıkış trendi ivme kaybetse de devam ediyor. Bu açıdan zirve hesapları tekrar yapılmaya başlandı. 26 Ağustos’ta test edilen 11.605 zirvesi henüz geçilmiş değil. Bu noktada BIST100 Endeksi önemli bir testten geçecek. Bu seviyenin kırılması yeni bir çıkış hareketine güç verecek. Aksi taktirde teknik analize göre “ikili tepe” değerlendirmeleriyle birlikte geri çekilmeler söz konusu olabilecek. Bu açıdan 11.605 zirvesi geçilmeden piyasa temkini elden bırakmıyor. Faiz kararı sonrası bankalardaki satışları dikkate alırsak haklı da. Yerli ve yabancı yatırımcı halen ciddi anlamda yönünü borsaya henüz dönmüş görülmüyor. Yabancı yatırımcılar bir hafta alım, sonraki hafta satış şeklinde ilerliyorlar. Yerli yatırımcılar ise ağırlıklı olarak faiz, altın ve son dönemde gümüş ile meşgul. Bu yatırım araçlarındaki yüksek getiriler tasarrufları orada tutmaya yetiyor. Ancak faizde halen reel getiri söz konusu olsa da getiriler azalıyor. Altın ve gümüşte ciddi primler oluştu. Elinde olan tutuyor ancak yeni alım iştahı eskiye göre daha zayıf. Bu açıdan hisse senetleri daha yakın takipte olacak. Borsa İstanbul’da olumlu hava korunuyor.
YABANCILARDAN HİSSE ALIMI GELDİ
TCMB verilerine göre 5 Aralık ile biten haftada yabancı yatırımcılar 154 milyon dolarlık hisse alırken 23 milyon dolarlık tahvil bono satışı yaptılar. Hisse alımları son haftaların en yüksek rakamı olarak kaydedildi. Ancak, ‘yabancılar hisse alımına başladı’ demek için henüz erken. Sonraki haftalarda devamının gelmesi gerekir. Uzun süredir alımlarda bir istikrar yok. Tahvil ve bonoda dört haftalık alımdan sonra küçük sayılabilecek bir miktar olsa da satış yaptıkları görüldü. TCMB brüt rezervlerinde ise 3.2 milyar dolarlık artış var. Bu noktada altın fiyatlarındaki yükselişi dikkate almak gerekecek. Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatında ise 1 milyar dolarlık düşüş görüldü. Parasal istatistiklerde TCMB’nin faiz kararı öncesi belirgin bir değişim olmamış. Faiz indirimi sonrası yabancı tavrını görmek yerinde olacak. Türkiye’nin ülke risk puanı son 7.5 yılın en düşük seviyesi olan 221’e kadar düşmesine rağmen yabancı yatırımcı nezdinde henüz bir karşılık bulmuş görülmüyor.
PİYASALAR geçen hafta enflasyon verilerine odaklandı. TÜFE’deki değişim kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 0.87, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 29.74, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 31.07 oranlarında artış olarak gerçekleşti. Beklentilerin oldukça altında gelen enflasyona rağmen piyasalar üzerindeki etki, sınırlı kaldı. Bir süredir aylık yüzde 1.25 medyan beklenti olarak fiyatlanıyordu. Enflasyon verisiyle borsadaki yükseliş denemeleri satış fırsatı olarak kullanıldı. Bu durum “beklenti bitti” algısına bağlanabilir. Ayrıca çekirdek ve hizmet enflasyonunun manşete göre yüksek kaldığı, ocak ayında enflasyonun yüksek geleceği gibi gerekçe gösterenler de oldu. Ancak manşet enflasyonunun fiyatlamalara daha fazla temel teşkil ettiği kabul gören bir durum.
11 ARALIK’TA İNDİRİM BEKLENİYOR
Faize en duyarlı sektör bankalar olduğu için BIST100 Endeksi’ndeki düşüş ve yükselişlere banka hisselerinin yön vermesi olağan bir durum. Şimdi dikkatler 11 Aralık’taki TCMB toplantısına çevrildi. Kasım ayının enflasyon verisiyle TCMB’nin bu toplantıda faiz indirimine gideceğine kesin gözüyle bakılıyor. Aksi büyük bir sürpriz olur. 100 veya 150 baz puanlık beklentiler telaffuz ediliyordu. Son tahlilde 150 baz puanlık indirim ağırlık kazandı. Bunu aşan bir faiz indirimi olur mu? Bunu yine de olasılık dahilinde tutmakta yarar var.
Enflasyon ve faiz tarafında piyasaların bir süredir beklediği ve istediği gelişmeler olmasına rağmen özellikle borsa üzerindeki yansımaları zayıf kaldı. Son dönemde olumlu fiyatlamaya konu olan en önemli çıpa, beklenen işlevi görmedi. Siyasi gelişmelerin son günlerde gündemde gerilemesiyle ekonomik verilerin daha fazla fiyatlamalara konu olacağı ve bu durumun da BIST100 Endeksi’ne olumlu yansıyacağı şeklindeki algı, en azından şimdilik çok gerçeklik kazanmadı. Borsada trend direnç bölgesi geçilemedi ve bu noktalardan gelen satışlarla dirençler daha da kuvvetlendi. ‘Borsa önümüzdeki günlerde olası yeni bir çıkış hareketinde hangi beklentiyi kullanacak da bu seviyeler geçilecek’ sorusunun cevabı bu aşamada artık çok net değil.
Siyasette gerginlik azalmış, enflasyon hızı düşüyor, faiz büyük olasılıkla düşecek, buna rağmen kırılmayan dirençler nasıl olacak da geçilecek? Daha doğru soru, ‘neden şimdi geçilemedi’. Cevabı yine talep ve para girişlerinin yetersizliği noktasında aramak gerekecek. - Yerli ve yabancı yatırımcı halen hisse senetlerine mesafeli duruyor. BIST100 Endeksi bir hareketlilik kazansa “hareket olan yerde bereket olur” algısıyla ilgi de artabilir.
Uzun süredir faiz ve altın gibi yatırım araçlarında kalmış, iyi gelir elde etmiş yatırımcının borsada kazanırım umudunun yeniden yeşermesi için bir canlanmanın görülmesine ihtiyaç var. “Büyük para haklıdır” diyen eski bir borsacı sözünü hatırlayacak olursak daha fazla para girişi gerekiyor diyebiliriz.
Borsa için gelen yorumlarda sıkça telaffuz edilen ucuz ve primsiz olmasının yanı sıra yıl sonu veya yılbaşı rallisi bekleyenler fazla. O zemin de hazır gibi. Ama borsanın mevcut görünümü
BORSA İstanbul geçen haftayı tam anlamıyla yatay seyirde tamamladı. BIST100 Endeksi’nde haftalık değişim neredeyse sıfıra yakın. Döviz kurlarında çıkış, gösterge tahvil faizinde ise düşüş eğilimi devam etti. Dövizdeki çıkışın ivmesi oldukça düşük ancak tahvil faiz oranı, TCMB faiz indirim beklentisinin güçlenmesiyle aşağı yönlü ivme kazandı ve yüzde 38’li seviyelere çekildi. Fakat borsanın en ciddi alternatifi faiz olmasına rağmen bu durumdan BIST100 Endeksi pek etkilenmedi. Önümüzdeki hafta gündeme bağlı olarak daha farklı bir seyir olabilir.
TAHMİNLER YÜZDE 1.25
3 Aralık’ta Türkiye’nin kasım enflasyonu açıklanacak. TÜFE’de medyan beklenti yüzde 1.25 seviyesinde. Eylülde yüzde 3.23, ekimde yüzde 2.55 olduğu hatırlanırsa yüzde 1.25’lik oran ciddi bir düşüş anlamına geliyor. TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın hafta içi dezenflasyon sürecinin devamına ilişkin açıklamaları olumlu karşılanmıştı. Enflasyon, faiz kararları için en önemli referans noktalarından biri olduğuna göre düşüşün 11 Aralık TCMB toplantısında faiz indiriminin devamına neden olması, çok muhtemel bir gelişme sayılabilir. Nitekim İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, aralık toplantısında 100-150 baz puanlık indirim beklediklerini açıkladı. Benzer beklentiler finans çevrelerince de sıkça paylaşılıyor.
Olası faiz indiriminde ilk tepkiyi faize en duyarlı sektör olan bankacılık hisselerinden beklemek mümkün. Diğer yandan siyasi gelişmeler en azından şimdilik durulmuş görülüyor. Gerginlikler biraz azaldı. Dış borsalardaki çıkış trendleri devam ediyor. Bunların üstüne bir de primsiz borsa görünümü var. Ucuz olduğu konusunda da çokça görüş bulabiliriz.
BORSA NEDEN DİRENCİ KIRAMIYOR
Bu donelere rağmen BIST100 Endeksi halen 11.000 seviyesinin üzerinde kalmakta zorlanıyor. Direnç noktalarında satışla karşılaşıyor. Deyim yerindeyse ‘un var, şeker var helva neden yapılamıyor’ sorusunun tam zamanı. Bunun cevabı ‘para girişinin ve güvenin eksikliği’ olsa gerek.
Faiz, düşmesine rağmen halen göreceli olarak yüksek sayılır.
PİYASALARDA dalgalı seyir sürüyor. Borsa, altın, gümüş, gösterge tahvil faizinde geçen hafta daha hareketli bir süreç görüldü. Borsada tepki çıkışı vardı ancak son bir ayda üçüncü defa test edilen 11.000 seviyesinin üzerinde kalmakta zorlanıldı ve satışlar görüldü. Borsada çıkışa dayanak olacak farklı bir gündem ve bir haber akışı yoktu. Buna karşılık piyasa bozucu bir gelişme de görülmedi. Borsa İstanbul’da, bir süredir dillendirilen “ucuz ve primsiz” algısı, 09/2025 dönem bilançolarının tamamlanmasıyla tekrar öne çıkmaya başladı. Ayrıca kasım enflasyonunun ekim ayının altında gelebileceği, bunun da TCMB’nin faiz indirim sürecinin devamını sağlayacağı şeklindeki görüşlere çok güçlü olmasa da yer veriliyor. Bu durum henüz ciddi bir beklentiye dönüşmüş değil. Fakat tepki çıkışı için gerekçelerden biri olarak görülüyor.
KASIM ENFLASYONU ÖNEMLİ
Hatırlanırsa TCMB son enflasyon raporu sunumunda yıl sonu tahminini 5 puan yukarı çekmişti. Bu durum dezenflasyon sürecinin yavaşladığı savıyla TCMB’nin faiz indirimlerine devam edeceği beklentilerini zayıflatmıştı. Kasım verisinin TCMB’nin aralık toplantısındaki faiz kararı için özel önem arz ettiği aşikâr. Fakat bu aşamada kasım enflasyonuna ilişkin beklenti fiyatlaması için erken. ‘Ne olacak da enflasyon daha düşük gelecek’ sorusunun cevabı net değil. Kur, çıkış eğilimini sürdürüyor. Gıdada bir fiyat düşüşü gözlenmiyor. Yazın bitmesi ve eylül ayında gıdada mevsimsellik etkisinin azalmasıyla beklenti üstü bir enflasyon görüldü. Fakat ekim ayında yeni fiyatlara nazaran artışlar yavaşlamış olabilir mi? Bunu yine de bir görmek gerekecek.
Piyasaların ve ekonominin seyri açısından olay büyük ölçüde, enflasyon ve TCMB faiz kararı etrafında düğümleniyor. Yatırım kararları için de öyle. Yerli yatırımcı yüksek faiz nedeniyle tasarruflarını daha çok sabit getirili yatırım araçlarında yani faizde park etmiş durumda. Altın ve konut zaten geleneksel yatırım araçları. Tasarrufları o taraftan bir parça hisse senetlerine çekecek, cezbedecek güçlü bir beklenti borsada henüz oluşmuş değil. Yabancı yatırımcılar da bu noktada Borsa İstanbul’a oldukça mesafeli. Son günlerde dışarıda gelişen ülke piyasalarına daha olumlu bir bakış var. Bu durum Türkiye’ye ne ölçüde yansıyacak onu izleyeceğiz. Geçtiğimiz günlerde JP Morgan’ın Türkiye yatırımlarını genişleteceği konusundaki haberler bu açıdan önemli. Borsa düşünce ucuz ve primsiz olduğu gerekçesiyle tepki alımları geliyor. Çıkış denemeleri ise direnç noktalarına takılıp kalıyor. Uzun süredir bu görüntü tekrarlanıyor. Özellikle siyasi gelişmeler borsadaki çıkışa sekte vuran bir işlev gördü. Siyasetten başını kaldırıp ileri bakacak uzun soluklu bir imkân bulamadı.
DALGALI GÖRÜNÜM VAR
Temmuz/2024 ayından bu yana 8.600-11.600 aralığında dalgalanan bir borsa görünümü var. Dolar bazında ise kabaca 240-340 bandında hareket söz konusu. Primsiz olduğu düşüncesi bu görünümden çıkıyor. Oldukça doğru bir tespit. Fiyat-kazanç gibi bilanço rasyolarına göre bakıldığında BIST100, halen 13 seviyelerinde. Daha önce 19 seviyeleri test edilmişti. Son çıkış hareketi 7-8’li seviyelerden başladı. Bu açıdan bakınca BIST100 makul bir noktada görülüyor. Yani borsa pahalı değil, yatırım için şartlar uygun. Gündem rahatladığında yukarı sert tepki vermesi bu yüzden. Ancak yukarıya taşıyacak beklenti ve talep eksikliği henüz giderilmiş görülmüyor. Borsa İstanbul’da tepki alım denemelerine rağmen temkinli görünüm korunuyor.
YABANCI ALIMLARI DEVAM ETMEDİ
SON yılların en gözde yatırım aracı altın. Yatırım araçları içerisinde gram/TL altının primi yıl başından bu yana yüzde 86’yı bulurken ons dolarda prim yüzde 55 oldu. Diğer yatırım araçlarının açık ara önünde ve enflasyona karşı reel getiri sağlamış durumda. Enflasyonda ilk 10 aylık artışın yüzde 28, konutta son bir yıllık artışın yüzde 32, döviz sepetindeki (dolar+Euro) kazancın yılbaşından bu yana yüzde 27 olduğunu dikkate alırsak durum daha da netleşiyor. Mevduat ve tahvil faizlerini altına en yakın kazanç sağlayan yatırım aracı olarak görmek mümkün. Altının ons fiyatındaki artışına iç piyasalarda dolar/TL kurundaki yükseliş de eklenince gram/TL’de ortaya çok ciddi bir kazanç çıktı. Türk halkının yatırım aracı olarak vazgeçilmezi ve toplam tasarrufların yaklaşık yüzde 35-40’ını oluşturuyor.
Hal böyle olunca altın fiyatlarındaki yükseliş ciddi bir servet etkisi ve zenginleşme aracı olarak ortaya çıkıyor.
100 MİLYAR DOLARLIK GELİR
Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın, Türk halkının elinde 400-500 milyar dolarlık altın olduğu, altın fiyatlarındaki yükselişle 100 milyar dolarlık gelir elde ettiği, bu durumun da enflasyon ile mücadelede zafiyete neden olduğu şeklinde açıklamaları olmuştu. Doğruluk payı yüksek bir tespit. Uygulanan enflasyonla mücadele programının önemli ayaklarından biri, yüksek faizle döviz kurlarını ve talebi baskılamaktı. Ücret politikası da buna göre şekillendirildi. Ancak altın fiyatındaki yükseliş ek talep yarattı. Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın vurgusu da bu noktada olmuştu. Ama herkes enflasyona karşı tasarruflarını koruma ve reel getiri peşinde, bu açıdan yapacak bir şey yok.
FED ‘KÖR UÇUŞTA’
Altını kâr satışlarının ardından tekrar zirve seviyelerine yaklaştıran gelişmelere göz atacak olursak, yine Fed faiz indirim beklentilerinin olduğunu göreceğiz. Ekonomisinde soğuma emareleri artan ABD’de bütçe krizinin sonlanmasıyla veri trafiğinin tekrar işlerlik kazanması bekleniyor. Buna bağlı olarak ABD ekonomisine ilişkin verilerin zayıf geleceği, bunun da Fed’in faiz indirim olasılığını artıracağı şeklindeki beklentiler altın fiyatında yükselişi beraberinde getirdi. Mevcut faiz indirim beklentisi halen 25 baz puan olmaya devam ediyor ve bu beklenti zaten önemli ölçüde fiyatların içinde var. Hükümetin kapanmasıyla bazı veriler yayınlanmayınca Fed’in “kör uçuşta” olduğu yorumları mevcut. Bu açıdan ABD’de hükümetin açılması piyasalara olumlu yansıdı. Borsalarda çıkışa neden olurken altın ve gümüş başta olmak üzere emtia fiyatlarını da yukarı çekti. ABD borsalarında zirveler tekrar test edildi. Ancak son günlerde bütçe krizinin sonlanmasına bağlı fiyatlamaların yapılmış olmasının dışında bazı Fed üyelerinden aralık toplantısında faiz indirimine sıcak bakmadıkları yönünde açıklamalar gelince iyimserlik zayıfladı. Fed’in faiz indirim olasılığı tekrar yüzde 60’lara çekildi. Buna bağlı olarak ABD öncülüğünde dış borsalara kâr satışları geldi. ABD’de yapay zekâ ve teknoloji hisseleri başta olmak üzere “aşırı değerli” olduğu yorumları tekrarlanır oldu. ABD borsalarında balon var mı yok mu soruları ise yüksek prim var ama balon yok noktasına evrilmiş durumda.
PİYASALARDA yön arayışı sürüyor. Borsa İstanbul’da zirve seviyelerine yaklaştıkça satışlar ve dirençlerde zorlanmalar görülüyor. Döviz kurlarında, dış piyasalardaki parite hareketlerinin yansımaları olarak dolar/TL kurunda yükseliş, Euro/TL’de ise zayıflama söz konusu. Gösterge tahvil faiz oranı ise düşüşün ardından yatay seyre dönmeye başladı.
Piyasaların gündeminde öne çıkan konu başlıkları olarak; yılın son TCMB enflasyon raporu sunumu, 09/2025 dönem bilançoları, ekonomik veriler sayılabilir. Borsa İstanbul’da çıkış hareketine dayanak olacak ve çıpa işlevi görecek beklenti bulmak zorlaşıyor. Siyasi gelişmelerden fırsat buldukça ekonomik gündeme dönen ve bunu olumlu fiyatlayan bir piyasa görünümü vardı.
5 PUANLIK REVİZYON SONRASI İKİ SORU
Enflasyon hızındaki düşüşte ara ara sapma veya duraksamalar olsa da devam eden dezenflasyon süreci olumlu fiyatlamaya konu olabilecek önemli bir beklenti olarak işlev görüyordu. Ancak son aylarda özellikle eylül enflasyonu ile bu süreç bir parça zayıflık gösterdi. Sonraki aşamada TCMB’den gelen 100 baz puanlık indirim ile bu durum piyasalarda çok fazla rahatsızlığa neden olmadı. Cuma günü TCMB’nin yılın son enflasyon raporu sunumunda olay biraz daha netleşti. Bir bakıma piyasalar enflasyon sorunu ile yüzleşti denebilir. TCMB Başkanı Fatih Karahan yaptığı sunum ile; enflasyon tahminini 2025 yıl sonu için yüzde 25-29 aralığından yüzde 31-33 aralığına çıkarılırken ortalama tahmin yüzde 32 olarak belirlendi. Önceki tahmin yüzde 27 idi. 5 puanlık yukarı revizyon ciddi bir güncelleme. Kasım ve aralık aylarına ait iki veri kalmıştı. Zaten piyasada yüzde 30’un altını bekleyen kalmamıştı. Ancak resmi ağızdan bu durum teyit edilmiş oldu. Sıkı para politikasının devam edeceği yine vurgulanan bir konuydu. Sunumdan sonra akla gelen iki soru var; enflasyonda durum bu merkezde iken son toplantıda sınırlı da olsa faiz indirimine neden gidildi ve daha önemli soru ise 11 Aralık toplantısında TCMB’nin faiz kararı nasıl olacak?
Enflasyon tahminleri yukarı çekilirken faiz indirimine gidilebilecek mi? Yoksa reel ekonomi ve ihracatçıların talepleri doğrultusunda yine kısa adımlarla faiz indirimi sürecek mi? Bu sunumdan sonra faiz indirim sürecinin bir süre için kesintiye uğraması olasılığı daha gerçekçi geliyor. 11 Aralık geldiğinde TCMB tüm veri ve parametreleri dikkate alarak kararını verecektir. Şimdiden kesin hüküm vermek yanlış olur.
‘BEKLE-GÖR’ MODU ÖNE ÇIKACAK
Borsa İstanbul açısından bakacak olursak, hangi gündem ve beklentiyi oluşturup da çıkışa devam edecek sorusu önem kazanıyor. TCMB faiz indirim sürecinde muhtemelen “bekle-gör” modu öne çıkacak. Dış borsalardaki çıkış hareketleri yerini kâr satışlarına bıraktı. 09/2025 dönem bilançolarının yayını yarın akşam tamamlanıyor. Geriye elle tutulur bir gerekçe olarak BIST100 Endeksi’nin nispeten primsiz olduğu, Ağustos 2024 zirvesinin hem TL, hem de dolar bazında gerisinde bulunduğu gerçeği var. Diğer yandan primsiz ve ucuz olmak tek başına alıcı çekmeye yeter mi sorusu burada akla gelen bir başka nokta. “Ucuz etin yahnisi yavan olur” diye borsa literatürüne de geçen bir söz var. Bunlarla birlikte, faizde getirilerin azalması, altın ve kripto paralarda kazançların gerilemesiyle hararetin düşmesi borsayı tekrar alternatif olarak öne çıkarabilir mi? Bu olasılığı dikkate almakta yarar var. Bir de daha iyi gelen şirket bilançolarını da hesaba katmak gerekecek. Borsa İstanbul’da olumlu seyir yerini daha temkinli bir görünüme bırakmaya başladı.
PİYASALAR geçen haftayı sakin geçirdi. Borsa İstanbul’da sert yükseliş sonrası gelen satışlarla birlikte “teknik düzeltme” gözlendi. Kontrollü satışlar derinlik kazanmazken destek seviyeleri üzerinde alımlarla karşılandı. Döviz kurlarında dış piyasalardaki parite hareketlerinin yansımaları vardı. Dolar/TL kurunda yükseliş, Euro/TL kurunda yatay seyir hakim. Gösterge tahvil faizi ise düşüşte. Gündemde çok fazla değişim yoktu. Piyasalar yarınki enflasyon verilerini bekliyor.
BEKLENTİLER YÜZDE 2.70
Son dönemde olumlu fiyatlamaya konu olan temel gelişme, enflasyon hızındaki düşüş eğilimi ve buna bağlı olarak TCMB faiz indirim süreciydi. Eylül enflasyonu yüksek gelmesine rağmen TCMB faiz indirimi devam etti. Ama adımlar kısaldı ve 100 baz puan olarak gerçekleşti. Halen faiz indirimlerinin yine kısa adımlarla devam edeceği beklentisi hakim. Bu çerçevede ekim enflasyonu kritik rol oynayacak. Beklentiler TÜFE’de aylıkta yüzde 2.70 olarak şekillenmiş durumda. Bu rakam yüzde 3.23 olan eylül verisinin gerisinde ama yine de yüksek. Eylül enflasyonu bahar aylarında gıdada yaşanan don olayı ve okulların açılmasına yoruldu. Özellikle okulların açılması noktasında doğruluk payı yüksek. Ekim enflasyonu yüksek gelirse bunu izah etmek biraz zor olacak. Bu durumda TCMB’nin faiz indirim sürecini sürdürmesi zorlaşacak ve piyasalarda olumsuz etkilere neden olabilecek. Aksine yüzde 2’ye yakın veya yüzde 2’nin altında bir enflasyon verisi olumlu algılanabilir.
Enflasyon hızı gerilerse faizdeki düşüşün de devamı beklentisi güç kazanacak. Türkiye halen dünyada enflasyonda ilk beşte. Buna bağlı olarak faizler de yüksek ve en yüksek faizi veren iki ülkeden biri. Enflasyon mutlaka çözülmesi gereken bir sorun. Para politikası yönünden yapılması gerekenlerin önemli bir kısmının yapıldığı noktasında kabul gören bir görüş var. Ancak maliye politikaları açısından halen yapılması gerekenler olduğu yine çokça dillendirilen bir konu. Piyasalar için enflasyonun seyri önemli. Enflasyon faiz için en önemli referanslardan biri. Faizin düşmesi için enflasyonun da geri çekilmesi gerekecek. Enflasyonu düşürmeden faizi düşürmenin sonuçları birçok defa tecrübe edildi. Sonuçlar herkesin malumu. Faiz düşerse bunun ilk yansıyacağı adreslerden biri Borsa İstanbul olacak. Aynı zamanda reel ekonomi de rahatlayacak. Yüksek faiz ile kur ve talep baskılanarak enflasyon ile mücadele belli ölçüde bir sonuç verdi. Ancak henüz yeterli değil. Diğer yandan yüksek faize bağlı olarak TL’nin değerlenmesiyle TCMB rezervlerinde ciddi bir toparlanma da oldu. Borsa İstanbul’da enflasyon öncesi temkinli iyimserlik korunuyor.
BİLANÇOLAR YAKIN TAKİPTE
09/2025 dönem bilançoları yayınlanmaya devam ediliyor. Konsolide olmayanlar 30 Eylül’de tamamlandı. Bankalar hariç bilançolar genelde bir önceki döneme paralel geldi. Kârlılığın sürdüğü bankaların bir önceki yılın aynı dönemine göre kâr artışına bakıldığında yüzde 40 civarında bir ortalama söz konusu. Yani enflasyonun üzerinde. Son iki aylık (ağustos, eylül) artışlar yüzde 47 ve 45 olarak gerçekleşti. Bunda bankaların enflasyon muhasebesi uygulamamasının önemli payı var. Banka hisseleri borsanın lokomotifi olduğundan piyasa üzerinde de etkisi hissediliyor. Sanayi şirketleri ise enflasyon muhasebesi uyguluyor. Bu yüzden birçok şirketin kâr rakamlarında düşüşler veya zararlar var. Bu hisselerde fiyat kazanç oranlarının yüksek kalmasına neden olan bir durum. Açıklanan şirket bilançolarının hisse bazında çok ciddi hareketliliğe neden olduğunu söylemek ise zor. Piyasalar siyasi gelişmelerin etkisinden sıyrılıp kendi gündemine döndüğünde bilançolar daha ciddi fiyatlamalara konu olabilir.